Monday, April 10, 2006

diptych

gün geldi de adını fısıldadı imam
ama sen sustun tolgam
bir fısıltıydın
bazen bir çıtırtı
yakın kaldın bana tolgam

gün gelecek de adını fısıldayacak mı imam?
ethem
o zaman ancak bir yankı
olacak
benden kalan

benim adım tolga ethem
yazılmamış satırlarla
yazılacak satırlar arasına
koydum kendimi
olmadım ve olmayacağım
unutmayasın diye yazdım kendimi
olmayanların arasına
son bir çırpınıştı
varolmaya

öncem ve sonram
benim adım tolga ethem

08.04.2006 - København

nereye koysak acıyı

bir gece geldi kapıma
yuvamda;
mumun eksilen hali saklar oldu ışığı
kaçak damlalardan çalar oldum sıcağı.

istenmediği halde
sızdı,
uğursuzdu besbelli bu gece.

bakındım.
karanlıktan yapılma bir eldi vücud bulan
yuvamın önünde

daha o gelmeden
üşümüştüm ben zaten
emretmeye ihtiyaç duymadı
terketmişti sesler sahneyi

her gece bitmezdim ben,
hiç bir karartma tüketmemişti beni.
gece değildi gelen

onu her geceden ayıran
götürdükleriydi.

his-siz-ler

kiremitten şehirde sürgündeyim
bu şehir sessiz
atılmamış adımlarla bomboş sokakları
muhabbete aç kaldırımları
yankılardan yoksun ruhu
bu şehir sensiz

ama bu sefer sensiz
kırdım sessizliği
bu şehrin
sessiz ve sensiz sokaklarında
kendi kendime konuşur oldum
sensizliğimde kırdım sessizliği

06.06.2006 - Køpenhavn

mermer basamaklar

#1
hafif bir iç geçirme
yavaş bir melodi,
dokuma tezgahında işlenen
benim ruhum

işte şu kenar süsü
benim bittiğim yer

işte püsküllerim
uzanamadıklarım

işte merkeze işlenen son motif
bir aşk,
ortasında bir hatayla
kusuruyla.

12.07.2005 - Stralsund

#2 - ki
küçük bir kabuğum ben
ruhum içinde
gözlerden uzak
(derler)
ne kadar görünmez
o kadar güvende
(niye)
bana vurulan her fiske
kabuğu geçipte
saplanır ruhuma
(ki)
ruha vurulan darbe
bilinmez olur kabuğun dışında
gömülür ruhumun içinde.

04.06.2005 - Ankara

çocukluk

hayatıma attığım çiziklerin
hiç başı yok
çocukluk dedikleri bu olsa gerek
bütün hayata uzanacak çizikleri, derin
ve bilmeden atmak

09.06.2005 - Ankara

hep duran

bildiğim her ten,
bana yeten,
beni bilen
her ten,
titreyecek bir gün,
sırtlarında hissedecekler ölümün soğuk elini

ölümüm son bir çığlık, hayat için
dokunacak yakınımdaki herkese,
bilemem hangisine
az
hangisine çok

bazısı yankılar arasında kalacak
bazısına sadece bir fısıltı
ölümüm son bir çığlık, hayat için
dokunacak yakınımdaki herkese

not: teşekkürler bejan matur

22.07.2005 - Ankara

haykır.en

uzak gözlerim
şu ellere bak, benim mi onlar?
(ne zamandır sıkıyorum boğazını?)
şu kelimeler, ne kadar yanlış . . . yalan
bunları ben mi söyledim, ben mi yazdım
(çürümüş tahtaya sarılı, karbon kokusu sinmiş ellerime)
kendimden o kadar uzağım ki
dokunmak bana değil sanki
acı çekenler, adımı haykıranlar
ben değilim o, ben değilim!
(hatırlayamıyorum zindana atıldığımı)
sizi bağlayan aklınızdan eden,
o yalanlarla yaşayan ben değilim!

09.06.2005 - Ankara